Tarım ve Orman Bakanlığı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen yerli ayçiçeği çeşitleri, köse hastalığına karşı yüksek toleranslı olmaları sayesinde bölgede verim kayıplarını azaltıyor. Enstitü Müdürü Doç. Dr. Adnan Tülek, çeşitlerin hastalıklara ve olumsuz iklim koşullarına dayanıklı olduğunu belirtti.
Edirne’de Tarım ve Orman Bakanlığı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü öncülüğünde geliştirilerek üreticilere dağıtılan yağlık ayçiçeği çeşitleri, bölgede verim kayıplarına yol açan köse hastalığından (mildiyo) daha az etkilendi.
Türkiye’de yerli ve milli ayçiçeği çeşitlerini yaygınlaştırma çalışmaları kapsamında enstitüde geliştirilen “TR 2242 CL”, “SUN 2259 CL”, “SUN 2239 CL” ve “DERAY” çeşitleri “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projeleri” aracılığıyla hibe destekli üreticilere dağıtıldı.
Enstitü Müdürü Doç. Dr. Adnan Tülek, AA muhabirine, ekimi yapılan yeni ayçiçeği çeşitlerinin hastalıklara ve olumsuz iklim koşullarına dayanıklı olduğunu söyledi.
Enstitünün Türkiye’deki ayçiçeği ıslah çalışmalarının koordinatörlüğünü yürüttüğünü ifade eden Doç. Dr. Tülek, şunları kaydetti:
“Farklı kategorilerde projeler yürütülüyor. Kurumumuz ve özel sektör arasında araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütülüyor. Bu kapsamda 2 projemiz sonuçlandırıldı. Bu kapsamda tescil edilen çeşitlerimiz oldu. Yine TÜBİTAK ve bakanlığımız bünyesinde projeler yürütüyoruz. 2023 yılında 150 ton sertifikalı yağlık ayçiçeği tohumu üretimi yapıldı. Bunun 92 tonu üreticilerimize dağıtıldı. Bakanlığımızın yüzde 75 hibesiyle dağıtılan tohumlar birçok ilde ekildi.”
Tülek, gelecek yıllarda yerli ayçiçeği çeşitlerinin ekim alanlarının artırılmasını hedeflediklerini vurguladı.
Ayçiçeğinin stratejik bir ürün olduğuna dikkati çeken Tülek, şöyle devam etti:
“Bu çeşitler verimli olmalarının yanında aynı zamanda bölgemizde önemli sorun olarak gözüken köse hastalığına karşı yüksek toleranslı. Bu yıl bölgemizde özellikle erken ekim yapılan yerlerde köse hastalığı gelişirken bizim çeşitlerimizin bu hastalığa karşı yüksek toleranslı olduğunu gördük. Üretim alanlarında bizim çeşitlerimizin etkilenmediğini gördük, bu durum çiftçimiz açısından bir avantaj. Bu hastalıklar verim kaybına neden olabiliyor. Yine bu çeşitler canavar otuna (orobanş) karşı dayanıklılık gösterdi.”
Kaynak: AA
