Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili Ediz Ün’ün yazılı soru önergesine cevap veren Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler sınır boylarındaki askeri yasak bölgelerde çiftçilik yapan herkesten aynı belgelerin istendiğini ve bunun çiftçiye maddi külfete sokacak bir prosedür olmadığını ileri sürdü.
CHP Edirne Milletvekili Ediz ÜN’ün Askeri Yasak Bölgelerde çiftçilik yapanların yaşadığı sıkıntılara ilişkin vermiş olduğu soru önergesine Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından verilen cevapta; “Askeri Yasak Bölgeye (AYB) giriş izin başvuruları mülki makamlar aracılığı ile yapılmaktadır. AYB’de zirai faaliyetler icra etmek isteyen istisnasız (sadece toprak sahiplerine değil) tüm Türk vatandaşlarına standart uygulama yapılmakta ve bu kapsamda müracaatlar değerlendirmeye alınmaktadır. Yazılı soru önergesinde belirtilen maddi hususlara yönelik olarak; başvuru sahiplerini maddi külfete sokacak bir prosedür mevut değildir.” ifadelerine yer verildi.
Bakanın verdiği cevabı değerlendiren CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün “Verilen cevaptan anlaşılıyor ki Milli Savunma Bakanlığının sınır boylarında çiftçilik yapan ve bir sürü belge hazırlayıp tarlasına giden çiftçimizin yaşadığı sıkıntılardan haberleri olmadıkları gibi, bu durumu sıkıntı olarak görmedikleri için çözüm üretme çabaları da yok” dedi.
CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün açıklamasında şunları söyledi: “Askeri yasak bölgede tarlası olan çiftçimiz kendi tarlasına gidip çalışmak için; fotoğraf, nüfus cüzdan fotokopisi, nüfus kayıt örneği, yerleşim yeri belgesi, adli sicil kaydı, Jandarma GBT’si, ÇKS belgesi, ilmühaber ve tabura dilekçe vermekte. Bakana göre bu durum çiftçi için maddi ve manevi külfet getirmiyor. Bu çiftçilerimiz bir sorun yaşamıyor. Her şey güllük gülistanlık. AKP kafasına göre zaten her şey güllük gülistanlık. Bunu bir de Meriç boylarında tarlasına gitmek için bir sürü belge hazırlayan, zaman ve para kara harcayan çiftçilerimize sorsalardı keşke. Sadece köyden ilçeye gitmek zorunda kalan çiftçinin yapacağı masrafı bile görmek istemiyorlar.
Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde çiftçilerimizi bu kadar uğraştırmasak olmaz mı? Hem sınır güvenliğini sağlayacak önlemler almak hem de çiftçimizin kolayca tarlasını sağlamak bu kadar mı zor? Eğer bazı kontrol mekanizmaları zorunluysa bunu çiftçinin ayağına giderek devletin yapması gerekmez mi? Çiftçilerimiz üretim yapıyor. Devletin görevi sabah güneşi doğmadan tarlasına giden, çalışan, üreten çiftçisinin yanında olmaktır.
Kendi vatandaşı olunca aklına sınır güvenliği gelenlere sormazlar mı ‘Bu kadar kaçak ülkenin her yanına dolarken siz ne yapıyordunuz?’ Diye. Ülkemizin her yerine yetmiş iki milletten kaçakları dolduranların gücü ancak kendi vatandaşına, kendi çiftçisine yetiyor. Ondan sonra buğday Rusya’dan, ayçiçeği Ukrayna’dan, fasulye Meksika’dan, mercimek Kanada’dan, et Güney Amerika’dan gelir, vatandaş da pahalılıktan hiçbir şey alamaz duruma düşer.”